T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas: 2014/1703
Karar: 2015/7288
K.T.: 31.03.2015

… ile … aralarındaki katılma alacağı, ziynet alacağı davasının reddine dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 04.10.2013 gün ve 1186/876 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, tarafların 2007 yılında evlendiklerini, müvekkiline ait muhtelif ziynet eşyaları ile evlilik birliği içerisinde tasarruf edilerek davalının banka hesabına aktarılan paranın davalı tarafça çekildiğini ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedeli, ortak tasarruf üzerinden yarısına tekabül eden 32.500 TL. katılma alacağının davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar, 19.07.2007 tarihinde evlenmişler,15.02.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Evlenme tarihi dikkate alındığında eşler arasında, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m)….. Bankası …….Yıl Şubesinde bulunan 50.802 TL meblağlı hesap 17.12.2009 tarihinde davalı adına açılmış ve 10.05.2010 tarihinde 61.499 TL bakiyeli hesaptaki para çekilerek hesap kapatılmıştır.

Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma yeterli olmadığı gibi verilen karar da usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı tanıkları açıkça, davacıya evlilik sırasında takılan muhtelif ziynet eşyalarına davalı tarafça el konulduğunu, davacıya iade edilmediğini bildirmişler, davalı tanıkları da davacıya evlilik sırasında bir takım ziynet eşyalarının takıldığını ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, ziynet eşyalarının davalı tarafından alınıp alınmadığı, alınmış ise iade edilip edilmediği üzerinde gereği gibi durulmamış, bu konuda iddia ve savunmalar yeterince araştırılıp açıklığa kavuşturulmadan davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.

Bankadaki tasarruf açısından ise dava; edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde banka hesabındaki paranın tasfiyesi isteğine ilişkindir. Davalı erkeğin evliliğin devamı sırasında 17.12.2009 tarihinde bankada hesap açılarak 50.802 TL yatırdığı, 10.05.2010 tarihinde ise 61.499 TL. olarak davalı tarafından çekildiği anlaşılmaktadır.

Kural olarak, boşanma davasının açıldığı tarihte eşlerin mevcut malları (TMK. 235 m.) göz önüne alınarak tasfiyeye tabi tutulacağı kabul edilmekte ise de, bu tarihten önceki 1 yıl içerisinde elden çıkarılan malların da tasfiyede gözetileceği öngörülmektedir.

Bu itibarla banka hesabına ilişkin hesap açma sözleşmesi vb. kayıt ve belgelerin ilgili bankadan getirtilmesi, tarafların gösterdiği delillerin eksiksiz olarak toplanması, ondan sonra elde edilecek sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 31.03.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Katılma alacağı davasına konu edilen davalı eski eş (koca) adına bankaya mevduat olarak yatırılan TL cinsinden para, davalı tarafından bankadan 10.05.2010 tarihinde çekilmiştir. Bu paranın bir üçüncü kişiye devredildiğine, karşılıksız kazandırmada bulunulduğuna ilişkin dosyada bir delil bulunulmamaktadır. Davacı bu para ile davalının ağabeyine ev alınması suretiyle karşılıksız kazandırmada bulunduğunu iddia etmiş ise de; bu husus gösterilen delillerle kanıtlanamamıştır. Bu durumda TMK’nun 229 maddesi uyarınca katılma alacağı (artık değer) hesabı için, edinilmiş mallara değer olarak eklenecek bir devir veya karşılıksız kazandırma mevcut değildir. Bankadan çekilen paranın mal rejiminin sona erdiği tarih (boşanma davasının açıldığı 15.02.2011 tarihi) itibariyle davalı üzerinde mevcut (duran varlık) olduğu da kanıtlanmamıştır. O halde, davacının davalıdan katılma alacağı olarak talep edebileceği bir miktar yoktur. Kuşkusuz, davacı eşine tüketim ödüncü (karz) sözleşmesiyle bir miktar parayı vermiş ise; bunu TBK’nun 386 vd. maddeleri uyarınca genel mahkemede alacak davası açarak talep etme hakkına da sahiptir. Bu sebeple, temyiz edilen hükmün katılma alacağının reddine ilişkin bölümünün onanması gerektiğini düşünüyor; ziynet eşyası alacağına ilişkin bozma kararına katılmakla birlikte, bu yöne ilişkin Değerli çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 31.03.2015