T.C. Antalya BAM 15. Hukuk Dairesi
Esas: 2025/1973
Karar: 2025/1283
K.T.: 15.10.2025
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSPARTA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2025
NUMARASI : 2024/875 E. – 2025/694 K
DAVANIN KONUSU : Ortaklığın Giderilmesi (Paylı Mülkiyette)
KARAR TARİHİ : 19/09/2025
Isparta 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.06.2025 tarih 2024/875 Esas, 2025/694 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen kararın yapılan istinaf incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Isparta ili … parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, taşınmazın aynen taksiminin mümkün olmadığını ve davalılar ile yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış sureti ile giderilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı B vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyada zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle dava şartı olan arabuluculuk süreci ve tutanağı olmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin inceleme yapılması halinde ise taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, öncelikli olarak ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istediklerini belirtmiştir.
Davalı Y vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın fiilen taksimi mümkün olmadığından ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Z… Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; ortaklığın satış sureti ile giderilmesini talep ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “Davanın 12.07.2024 tarihinde açıldığı, arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, 28.05.2024 tarihli arabuluculuk anlaşamama son tutanağına göre arabuluculuk görüşmelerinin taraflardan ölü kimseler ve ulaşılamayanların bulunduğu anlaşılmakla görüşme yapılmaksızın sona erdirildiği, dava konusu taşınmazın taraflar adına tapuda kayıtlı olduğu, davacı tarafça ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesinin talep edildiği, davacının ortaklığın giderilmesini talep etmekte hukuki yararının bulunduğu, davalıların ortaklığın devamına ilişkin haklı bir sebep sunamadığı, taşınmaz üzerinde bilirkişiler refakatinde yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazdaki ortaklığının satış yolu ile giderilebileceği, ifrazen taksimin mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı S vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı S vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu kararın, usul ve esas yönünden ciddi eksiklikler içermekte olduğunu, Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesiyle koruma altına alınan adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil ettiğini. Bu nedenle, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, dosya kapsamında, müvekkiline arabuluculuk süreciyle ilgili herhangi bir tebligat veya çağrı yapılmadığını, arabuluculuk görüşmelerine davet edilmediğini, bu süreçte yer almasının sağlanmadığını, arabuluculuk süreci eksikliğinin HMK’nın 114/1-ç ve 115/2 maddeleri uyarınca, dava şartı olan arabuluculuğun usulüne uygun yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddini gerektirdiğini, müvekkilinin, arabuluculuk sürecine dahil edilmesi ve bu konuda bilgilendirilmemesinin müvekkilinin savunma hakkını kısıtlayarak adil yargılanma ilkesine aykırılık oluşturduğunu, dava dilekçesi ve bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu durumun, müvekkilinin savunma hakkım kullanmasını engellediğini, Anayasa’nın 36. maddesi ile AİHS’nin 6. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, bilirkişi raporu tebliğ edilmediğinden rapora karşı beyan ve itirazların sunulamadığını, bilirkişi raporunun rayiç bedellere uygun olmadığını, taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmadığının yeterince araştırılmadığını, adil yargılanma hakkının açık ihlali suretiyle verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. GEREKÇE: Dava, bir adet taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi üzerine davalı S…. K…. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince; İstinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı ve elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi mallarda paydaşlar veya ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
6325 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na, 05/04/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7445 sayılı İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 37. maddesi ile eklenen ve 43. maddesi gereğince 01/09/2023 tarihinde yürürlüğe giren 18/B maddesi ile aşağıdaki uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması 01 Eylül 2023 tarihinden itibaren dava şartı olarak belirtilmiştir;
a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
b) Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.
c) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.
ç) Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.
Ayrıca 6325 sayılı Kanuna eklenen geçici üçüncü maddede “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanuna eklenen 18/B maddesinin dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı HUAK’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre 01/09/2023 tarihinden itibaren “Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.” hakkında açılan davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Somut olayda; davacı M… vekili tarafından 13.05.2024 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu, 27.07.2024 tarihli tutanak ile tarafların anlaşamadığına dair arabuluculuk son tutanağının tanzim edildiği, tutanağın incelenmesinde; “Başvurucu tarafından taşınmazdaki hissedarlara ilişkin bilgi sahibi olunmaması nedeniyle Arabuluculuk Bürosu vasıtasıyla önce taşınmaz kaydı dosyaya eklenerek tarafların T.C. kimlik bilgilerine ulaşılmaya çalışılmıştır. Tapu kaydında bir kısım tarafların T.C. bilgileri yer aldığı için taraflar kimlik numaraları ile dosyaya eklenmiş ardından tarafların adres ve iletişim bilgilerine yine büro vasıtasıyla ulaşılabilmiştir. Ancak bütün araştırmalara rağmen taraflardan N…., Y…., F…., Y…., H…. ve H….’nin T.C. kimlik numaralarına, adres veya iletişim bilgilerine ulaşılamamıştır. Yine taraflardan M…’nin taraf olarak eklenmesi esnasında vefat ettiği bilgisine ulaşılmıştır. Uyuşmazlığın niteliği gereği, kendilerine ulaşılamayan tarafların yokluğunda anlaşmanın sağlanamayacağının anlaşılması üzerine arabuluculuk süreci görüşme yapılmaksızın anlaşmama olarak sona erdirilmiştir.” şeklinde olduğu, arabuluculuk dosyasının incelenmesinde dava konusu taşınmaz maliklerinden hiçbirine ulaşılmadan arabuluculuk sürecinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi (dava şartı) arabuluculuk, temel hak niteliğindeki mahkemeye erişim hakkını sınırlayan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Temel haklara yönelik sınırlamaların ise dar yorumlanması gerekir. Ancak şüphesiz ki; dar yorumlamadan maksat arabuluculuk sürecinin usulüne göre yapılmayacağı anlamı taşımamaktadır. Arabuluculuk başvurusu ve arabuluculuk dosyası incelendiğinde; şekli olarak süreç sonlandırılmış olup arabuluculuğun uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu gözetilmeksizin amaca aykırı yorum yapılarak ilgililerin, uyuşmazlığı arabuluculuk sürecinde sonlandırma hakları ellerinden alınmıştır. Tüm anlatılanlar doğrultusunda 6325 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun ne lafzına ne de ruhuna uygun olarak arabuluculuk sürecinin sonlandırılmadığı anlaşılmakla arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına yönelik karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/l-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak Dairemizce davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
l-)Davalı S…. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/l-b-2. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 19.09.2025 tarihinde karar verilmiştir.