
T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas: 2023/19369
Karar:2024/875
K.T.:23.01.2024
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3056 E., 2023/3052 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 31. … Mahkemesi
SAYISI : 2019/616 E., 2021/264 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat … geldi. Davalı adına gelen olmadı.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 02.03.2015-20.10.2016 tarihleri arasında, gece vardiyasında İdari İşler ve Güvenlik Müdür Yardımcısı olarak çalıştığını, ücretinin net 3.250,00 USD olduğunu, ücretinin 200,00-250,00 USD kısmının avans olarak elden ödendiğini, 18.00-….00 saatleri arasında çalışması gerektiğini ancak terör olayları sebebiyle 16.00-07.00 saatleri arasında çalıştığını, günlük en az 14 saat çalıştığını, hafta tatili kullanmadığını, dinî bayramların birinci günü dışında tatil günlerinde çalıştığını belirterek fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının 02.03.2015-20.10.2016 tarihleri arasında 2.200,00 USD ücretle Güvenlik Personel Şefi olarak çalıştığını, şantiyenin 4 kere tahliye edildiğini, fazla çalışmadığını, hafta tatili ile … … ve genel tatil günlerinde çalışma yapmadığını, davacının alacağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı işverenin yurt dışı şantiyesinde 02.03.2015-20.10.2016 tarihleri arasında çalıştığı, en son aylık net 3.250,00 USD ücret aldığı, tanık anlatımları ile haftalık 45 saati aşan çalışma yaptığı, dinî bayramların birinci günü hariç diğer … … ve genel tatil günleri ile ayda iki hafta tatilinde çalıştığı ispatlandığından, fazla çalışma ücret alacağı, … … ve genel tatil ücret alacağı ile hafta tatil ücret alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, zamanaşımı bedel artırım/ıslah tarihine göre değil, arabulucuya başvuru tarihine göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının … ülkesinde çalıştığını, taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun ifade edildiğini, buna göre uyuşmazlık çıkması hâlinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının sözleşmede düzenlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili; davacı ile davalı arasında imzalanan … sözleşmesinde fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil gibi pek çok konuda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun kabul edildiğini, uyuşmazlığa … hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının ücretinin hatalı tespit edildiğini, hükme esas bilirkişi raporunda zamanaşımının hatalı hesaplandığını, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının hak etmiş olduğu tüm alacakların kendisine ödendiğindin davacının davalı şirket nezdinde fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil alacağının bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dilekçesi incelendiğinde, açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığına ilişkin bir ibarenin bulunmadığı, bu durumda davanın kısmi dava olarak açılmış bulunduğunun kabulü gerekeceğinden, Mahkemece kısmi dava niteliğinde ıslaha karşı zamanaşımı definin değerlendirilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığını, davacının davasını … hukukuna göre açtığı, davalının da cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde bir itirazda bulunmadığından, somut uyuşmazlığa … hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediğini, davacının ücretinin net 3.250,00 USD olduğu kabul edilerek alacakların hesaplanmasının yerinde olduğunu, zamanaşımı hesaplanmasının da dosya kapsamına uygun olduğunnu, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 21.11.2016 tarihli ibraname ile davacıya Ekim 2016 ayının fazla çalışma ücreti olarak 704,00 USD ödendiği kabul edilerek hesaplama yapılmış olmasına göre buna ilişkin davalı istinafın da yerinde olmadığını, davalı tarafça işe giriş çıkış saatlerini gösteren puantaj kayıtlarının sunulmadığı, bu durumda fazla çalışmaların tanıkla ispatlanabileceği, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanıkların dosya kapsamına uygun beyanları birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil günlerine ilişkin çalışmalarının tespit edildiği anlaşıldığından, davacının ödendiği ispatlanamayan fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil alacaklarının hesaplanıp hüküm altına alınmasının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı ve davacının fazla çalışma ile … … ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı noktalarındadır.
İlgili Hukuk
6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
6100 … Kanun’un “Belirsiz alacak davası” kenar başlıklı 107 nci maddesi şu şekildedir:
“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)”
Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar … ilâmı.
Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibarıyla uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hâle geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hakimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hakimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir.
Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özellikleri nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta; her ne kadar dava kısmi dava olarak görülmüş ise de dava dilekçesi içeriği ve bilirkişi raporundan sonra tamamlama harcı yatırılmak suretiyle sunulan bedel artırım dilekçesi dikkate alındığında, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekmektedir. Hâl böyle olunca İlk Derece Mahkemesince davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekir iken kısmi dava olarak görülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ile … … ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde bulunan veya işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenen tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, … müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başka delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
Somut uyuşmazlıkta her ne kadar İlk Derece Mahkemesince gerekçede davacının ayda iki hafta tatilinde çalıştığının ispatlandığı belirtilmiş ise de; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre haftanın 7 günü 16.00-07.00 saatleri arasında çalıştığı, 3 saat ara dinlenme ile günlük 13 saat çalışması bulunduğu, ancak tanık beyanları ile ispat durumunda günde 3 saatten fazla sürede fazla çalışma yapılmasının olağan … kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile davacının haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesapla yapılmıştır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yoktur. Ne var ki dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı B. Ş.’nin “…davacı haftanın 7 günü saat 17.00 ile ….00-07.00 saatleri arasında çalışıyordu ayda iki gün hafta tatili kullanıyordu, ” şeklindeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde; işyerinde davacının ayda iki hafta haftanın 7 günü, diğer iki haftada ise 6 gün çalıştığının ispatlandığı kabul edilmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre davacının; ispatlanan çalışma düzeni ile yasal ara dinlenme sürelerine göre ayın iki haftasında haftalık 18 saat, diğer iki haftasında ise haftalık 21 saat fazla çalıştığı, hafta tatili alacağı bakımından da ayda iki hafta tatilinde çalıştığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.