
T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Esas:2024/6237
Karar:2024/6107
K.T.:19.09.2024
MAHKEMESİ: Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1659 E., 2022/2305 K.
KARAR : Esastan ret – Ek karar: Temyiz dilekçesinin reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Patnos 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2016/39 E., 2020/208 K.
Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; Bölge Adliye Mahkemesince 04.01.2023 tarihli ek karar ile, davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.01.2023 tarihli ek kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı … ve vekili gelmedi. Karşı taraf davalı … vekili Avukat … geldi. Açık duruşmaya başlandı. Davacı vekilleri Avukat … ve Avukat …’nun mazeret bildirdikleri görüldü. Gelenin sözlü açıklaması dinlendi. Belgelendirilmeyen usul ve kanuna uygun bulunmayan davcı vekillerinin mazeretlerinin reddine karar verildi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 30.04.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dairemizin 30.04.2024 tarih ve 2023/1878 Esas, 2024/3011 Karar sayılı karar ile, 04.01.2023 tarihli ek kararın ortadan kaldırılmasına ve davacının temyiz dilekçesinin karşı taraf tebliğ edilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Geri çevirme üzerine davalı erkek vekiline temyiz dilekçesi tebliğ edilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesi kararı katılma yoluyla davalı erkek vekili tarafından da temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının maddî durumu iyi iş adamı olduğunu, müvekkiline maddî imkan sağlamamak için taşınmazlarını ve şirket hisselerini devrettiğini, davalının malvarlığının devretmiş olması nedeniyle edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan zararının maddî tazminat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek; boşanma ve fer’î talepleri ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı kadın vekili 02.12.2015 tarihli (10) nolu celsede; dava dilekçesindeki 500.000,00 TL maddî tazminat talebinin 250.000,00 TL’sinin mal rejiminin tasfiyesine yönelik olduğunu açıklamıştır.
Davacı kadın vekili 02.05.2017 tarihli dilekçesinde; tasfiye konusu malların … Meşrubat Gıda İnşaat Petrol Nakliye İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden elde edilen gelirler ile 452 ada 109 parsel, 277 ada 110 parsel ve 230 ada 38 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, 250.000,00 TL dava değerinin 25.000,00 TL’sinin değer artış payı alacağı, 50.000,00 TL’sinin şirketlerden kaynaklı katılma alacağı, 175.000,00 TL’sinin de taşınmazlardan kaynaklı katılma alacağı olduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin babası ve kardeşleri ile birlikte yaşadığını, müvekkilinin yörenin feodal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı gereği henüz aileden ayrı yaşamadığından tüm malvarlığının babasının sayıldığını, şuan müvekkilinin iş ve herhangi bir malvarlığının olmadığını, şirketin borca batık olduğu için devredildiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup işbu davanın boşanma dava dosyasından 12.01.2016 tarihli (13) nolu celsede ayrılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; … Meşrubat Gıda İnşaat Petrol Nakliye İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden davacının hissesinin % 100 olduğu, hissesini 05.06.2013 tarihinde satın aldığı, 26.02.2014 tarihinde devrettiği, davacıya isabet eden 2013-2014 yıllarına ilişkin net gelirin mali müşavir bilirkişi tarafından 198.353,22 TL olduğunun hesaplandığı ve yarı oranında davacının katılma alacağının bulunduğu, talep miktarı gözetilerek karar verildiği; 277 ada 110 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi ile davalı adına tescil edildiği, evveliyatının 277 ada 17 parsel sayılı taşınmaz olduğu davalı tarafından 21.08.2009 tarihinde evlilik tarihinden önce satın alındığı, davalının kişisel malı olduğu; 452 ada 109 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu nedeniyle davalı adına 18.10.2010 tarihinde tescil edildiği, kadastro tutanağında edinme sebebinin 10.02.2003 tarihinde yapılan satış olduğu, davalının kişisel malı olduğu; 230 ada 38 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle 10.04.2009 tarihinde evlilik tarihinden satın alındığı, davalının kişisel malı olduğu; değer artış talebine yönelik olarak ise davacı tarafından bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına yönelik katkı ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacının değer artış payı alacağı ve taşınmazlara yönelik taleplerinin reddine, davacının … Meşrubat Gıda İnşaat Petrol Nakliye İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. yönelik talebinin kabulü ile, 50.000,00 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; 277 ada 110 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi ile artan yüzölçümünün dikkate alınmadığını, taşınmaz üzerindeki binanın evlilik birliği içinde yapıldığını ve bankaya kiraya verilerek kira gelirinin geliri elde edildiğinin göz ardı edildiğini, 452 ada 109 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin taraflar evlendikten sonra yapıldığını, kadastro tespiti ile taşınmazın edinildiğini, kadastro tespit tutanağındaki edinme sebebi dikkate alınsa bile davalının eklemeli zilyetlik süresinin gözetilmesi gerektiğini; 230 ada 38 parsel sayılı taşınmazın kira gelirinin göz ardı edildiğini, taşınmazların evlilik birliği içindeki değer artışının dikkate alınmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; aleyhine hükmedilen alacağın ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle; başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; iş bu karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf sebepleri ile aynı sebeplerle temyiz isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.01.2023 ek kararı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle; davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuş olup Dairemizin 30.04.2024 tarih ve 2023/1878 Esas, 2024/3011 Karar sayılı karar ile; davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi ve Mahkemece bu alacak miktarı belirlenmeden davanın reddedilmiş olması halinde davacı yönünden kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceği gibi dava dilekçesinde gösterilen dava değerine göre bile reddedilen miktarın (200.000,00 TL) da kesinlik sınırının üstünde olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen 04.01.2023 tarihli ek kararın hatalı olduğu belirtilerek 04.01.2023 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına, kararı temyiz eden davacı kadın vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin, karşı tarafa tebliğine dair belgenin dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda yer almadığından kararda açıklanan usuli işlemlerin yapılması için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiş; geri çevirme üzerine temyiz dilekçesi davalı erkek vekiline tebliğ edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve katılma yoluyla davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; reddedilen miktara göre kararın kesin olmadığını, temyiz dilekçesinin reddine yönelik ek kararın hatalı olduğunu, taşınmazlara yönelik yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, 277 ada 110 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi ile artan yüzölçümünün dikkate alınmadığını, taşınmaz üzerindeki binanın evlilik birliği içinde yapıldığını ve bankaya kiraya verilerek kira gelirinin geliri elde edildiğinin göz ardı edildiğini, 452 ada 109 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin taraflar evlendikten sonra yapıldığını, kadastro tespiti ile taşınmazın edinildiğini, kadastro tespit tutanağındaki edinme sebebi dikkate alınsa bile davalının eklemeli zilyetlik süresinin gözetilmesi gerektiğini; 230 ada 38 parsel sayılı taşınmazın kira gelirinin göz ardı edildiğini , taşınmazların evlilik birliği içindeki değer artışının dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı erkek vekili katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde; taşınmazların müvekkilinin kişisel malı olduğunu, alacak miktarının fahiş olduğunu, reddedilen kısım olan 450.000,00 TL üzerinden müvekkili lehine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazın değerine göre vekâlet ücretinin hesaplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, miktar itibariyle temyiz sınırı, edinilmiş mal- kişisel mal ayrımı, kişisel mal savunması ve ispatı, vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin birinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesi; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesi.
Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4721 sayılı Kanun’un 219 uncu maddesinde edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır.
4721 sayılı Kanun’un 220 nci maddesinde de kişisel mallar sayılmış olup düzenlemeye göre, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevî tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerler kişisel maldır.
4721 sayılı Kanun’un 222 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. 4721 sayılı Kanun’un 222 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca da, bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş maldır.
Ayrıca, ispat yükü 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesinde de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir./ Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Eşler, 09.09.2009 tarihinde evlenmiş, 11.03.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 24.02.2016 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (4721 sayılı Kanunu md. 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanunu md. 10, 4721 sayılı Kanun md. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md. 179).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca davacı kadın vekilinin tasfiye konusu 277 ada 110 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki yapıya yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece, yazılı şekilde şekilde karar verilmiş ise de, yapılan hukuki nitelendirme ve inceleme hatalıdır. Şöyle ki, öncelikle tasfiye konusu taşınmaz her ne kadar evlenmeden önce davalı erkek adına satın alınmış ise de taşınmazın üzerindeki yapının yapı ruhsat tarihinin evlenme tarihinden sonra 12.10.2009 olduğu, taşınmazın üzerindeki yapının yapı ruhsat tarihi evlenme tarihinden sonra olduğundan kanuni karine gereğince yapının edinilmiş mal olduğu, aksinin davalı tarafından dosyadaki mevcut delillerle ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, taşınmazın üzerindeki yapının edinilmiş mal olduğu kabul edilerek yapı yönünden davacı kadının katılma alacağı hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 277 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Duruşma için takdir olunan 17.100.00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.