
BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Esas:2024/3188
Karar:2024/3486
K.T.:26.12.2024
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2024
NUMARASI : 2024/37 Esas 2024/956 Karar
DAVANIN KONUSU : Kiralananın Tahliyesi
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosya içindeki tüm belgeler ile dairemiz üyesi tarafından hazırlanan ön inceleme ve inceleme raporu incelendi. Gereği görüşüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkiline ait taşınmazda, 01/01/2020 kira başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 01/01/2024 tarihinden itibaren 3.500 TL kira bedeli ödeyerek ikamet ettiğini, müvekkilinin annesinin halen müvekkilinin yanında geçici olarak ikamet etmekte olup annesinin tek başına kaldığı Aydın-Kuşadası-Davutlar Atakent Sitesindeki yazlık evinde yaşının ilerlemesi, tek başına kalmakta zorlanması ve son dönemdeki hastalıklarla ilgili tedavi sürecini tek başına yürütememesi üzerine müvekkili kızı ile aynı şehirde ve yakınında kalarak bundan sonraki yaşantısına devam edebilmek için artık Bursa ilinde müvekkili ile 1/2 hisse oranında ortak olduğu davaya konu taşınmaza kullanım ihtiyacının hasıl olduğunu belirterek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı taraf ile 01.01.2020 tarihinde yapmış olduğu kira sözleşmesi uyarınca o tarihten itibaren davacının taşınmazında kiracı olarak bulunduğunu, davacının gereksinim sebebi olarak öne sürdüğü, annesinin sağlık durumu ile ilgili husus 2020 yılında da mevcut olan, o tarihten sonra da bu zamana kadar devam etmekte olan bir durum olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, davalının “Balat Mah. Çukurova Sok. Koçakkent Balat 3 Sitesi C Blok Daire:2 Nilüfer/BURSA” adresindeki mecurdan ihtiyaç nedeniyle tahliyesine verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf eden davalı vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının gereksinim sebebi olarak öne sürdüğü, annesinin sağlık durumu ile ilgili husus 2020 yılında da mevcut olan, o tarihten sonra da bu zamana kadar devam etmekte olan bir durum olduğunu, davacının gerçek amacının, yükselen kira bedelleri karşısında müvekkilin kirasının düşük kalması sebebiyle, müvekkilinin tahliyesini sağlamak ve yüksek bedelle taşınmazı kiraya vermek olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun “İncelemenin Kapsamı” başlıklı 355. maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle dairemizce inceleme, istinaf başvuru dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ve mahkemece resen gözetilmesi gereken, kamu düzenine aykırılık oluşturan sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava ihtiyaç nedeniyle tahliye davasıdır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 350.maddesinde “Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,
… belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 7445 sayılı Kanunla eklenen 18/B maddesine göre:
a) Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
… uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda; davanın ihtiyaç sebebiyle tahliye istemine ilişkin olduğu, mahkemece davanın kabulü ile davalının ihtiyaç nedeniyle kiralanandan tahliyesine verildiği görülmüştür.
Yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki kira akdinin 01/01/2020 başlangıç tarihli ve 1 yıllık olduğu görülmektedir. Buna göre ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının yeni dönem başlangıcı olan 01/01/2024 tarihinden itibaren bir ay içerisinde açılması gerekir.
Ancak, üstte açıklandığı üzere kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 7445 sayılı Kanunla eklenen 18/B maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmış ve arabuluculuğun dava şartı olduğu düzenlenmiştir.
O halde, arabuluculuğun dava şartı olduğu durumlarda dava şartının yerine geldiğinin kabulü için arabuluculuğa hangi tarihte başvurulması gerektiği değerlendirilmelidir.
Şöyle ki;
Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi uyarınca ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda bir ay içinde açılması gerekir. Dava açma süresi kamu düzenindendir. Nitekim Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2015/8286 Esas, 2016/3259 Karar sayılı kararında bu husus “Davanın yıldan yıla uzayan kira sözleşmesinin süre sonu olan … tarihinden sonra dava açılması gerekirken süre sonu beklenmeden erken dava açılmıştır. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı tarafından ileri sürülmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulmalıdır. Açılan davanın süresinden önce açılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece işin esasının incelenerek kiralananın tahliyesine karar verilmiş olması doğru değildir.” şeklinde açıklanmıştır.
Öte yandan, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi 15. bendinde “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmak isteyen kiraya verenin yeni dönem başladıktan sonra bir ay içerisinde arabuluculuk bürosuna başvurması ve son tutanağın düzenlenmesinden itibaren arabuluculuk bürosuna başvuru ile durmuş olan dava süresi kaldığı yerden devam edeceğinden, bir aylık dava süresinden kalan süre içerisinde davasını açması gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda ise kira sözleşmesinin tarihi 01/01/2020 tarihi olduğuna göre, yeni dönem 01/01/2024 tarihinde başlayacaktır. Davacının arabuluculuk bürosuna başvuru tarihinin 10/12/2023 tarihi olduğu ve anlaşamama tutanağının da 27/12/2023 tarihinde düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda arabuluculuk bürosuna başvuru tarihi dava açma süresinin başladığı 01/01/2024 tarihinden öncedir.
Dava açma süresinin emredici hukuk kurallarına göre düzenlendiği ve kamu düzeninden olduğu durumda dava açma süresi başlamadan önce arabuluculuk bürosuna başvurulması halinde usulüne uygun bir şekilde arabuluculuk sürecinin işletildiği ve zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine geldiği söylenemez.
Somut olayda dava 08/01/2024 tarihinde açılmış olup, dava tarihi yeni dönem başlangıcından itibaren bir ay içinde ise de dava açma süresi başlamadan arabuluculuk bürosuna başvurulduğundan, henüz dava açma süresi başlamadan yapılan başvurunun dava şartını karşılamadığı kabul edilmelidir.
Buna göre mahkemece usulüne uygun zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine gelmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
HMK 353/1-b-2 maddesinde “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise” Bölge Adliye Mahkemesince “düzelterek yeniden esas hakkında” hüküm kurulacağı düzenlenmiştir.
Yargılamadaki hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce dosya üzerinden tamamlanması mümkün olup davada yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında dairemizce hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
İstinaf başvurusunun KABULÜNE,
A.- Bursa 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2024/37 Esas, 2024/956 Karar sayılı dava dosyasında verilen 25.06.2024 tarihli kararın HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Harçlar Kanunu’nun Eki-1 sayılı tarife A-III-2-a maddesi uyarınca istinaf edenden peşin olarak alınan 427,60 TL ve 290,00 TL istinaf karar harçlarının ilk derece mahkemesince istem halinde istinaf edene iadesine,
İstinaf kanun yoluna başvurma harcı iade edilmeyip yargılama giderlerine dahil edilmesi gerektiğinden, istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 1.169,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf gider avansının kullanılmayan kısmının Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1.maddesi uyarınca istinaf edene iadesine,
B.-Davanın USULDEN REDDİNE,
Harçlar Kanunu’nun Eki-1 sayılı tarife A-III-2-a maddesi uyarınca alınması gereken 427,60 TL maktu karar harcının, peşin olarak alınan 717,26 TL karar harcından mahsubuna, fazla alınan 289,66 TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
Arabuluculuk Bürosunun 2023/2495 başvuru numaralı- 2023/104449 arabuluculuk dosya numaralı dosyasında yapılan 1.920,00-TL arabuluculuk masrafının suç üstü ödeneğinden karşılandığı anlaşılmakla davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA, İlk derece mahkemesince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi göz önünde bulundurularak 3.kısmına göre nispi hesaplanan vekalet ücreti maktu miktarı geçmediğinden 6.720,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Kullanılmayan yargılama gider avansının Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1.maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 26.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nun 362/1 maddesi uyarınca kesin olmak üzere
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 03/01/2025