T.C.YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Esas:2024/5253
Karar: 2024/9102
K.T.:27.05.2024

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/362 E., 2024/219 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 17. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/119 E., 2021/435 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 05.10.2005 tarihinden itibaren meydancı olarak çalışmaya başladığını, meydancılık dışında fabrikanın her türlü tamir tadilat işinde çalıştırıldığını, çalışma süresi boyunca fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, iş sözleşmesinin 08.05.2017 tarihinde davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 05.07.2008-08.05.2017 tarihleri arasında çalıştığını, 08-09-10 Mayıs 2017 tarihlerinde mazeretsiz olarak işe gelmediğini, tutanak tutulduğunu, 11.05.2017 tarihli ihtarnameyle davacıya devamsızlıkları ile ilgili geçerli mazeretini sunması için süre verildiğini, aksi hâlde iş sözleşmesinin feshedileceğinin ihtar edildiğini, davacının 15.05.2017 tarihli cevabı ihtarında işten çıkarıldığını ileri sürdüğünü, davacı asıl arandığında davacının işyeri çalışanı T.Y’nin işine son verdiğini söylediğini, T.Y. ile görüşüldüğünde davacıyı en son 05.05.2017 tarihinde gördüğünü, 06.05.2017 tarihinde kendisiyle hiç konuşmadığını, kendisinin de meydancı olarak görev yaptığını, iş sözleşmesini fesih yetkisi olmadığını belirttiğini, ardından davacıya 01.06.2017 tarihli ihtarname ile T.Y’nın davacının üstünde çalışmadığının, işten çıkarma yetkisi bulunmadığının bildirildiğini, davacının işe gelip çalışmadığını, kendisinin işi bıraktığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, eğer yapılırsa karşılığı ücretlerin davacıya ödendiğini, işe girişlerin kartlı sistem ile yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesinin davalı işyeri çalışanı T.Y. tarafından sözlü olarak feshedildiğinin iddia edildiği, dosyada iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğine ilişkin somut bir bilgi ve belge bulunmadığı, dinlenen davacı tanıklarının fesihle ilgili bilgileri bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin sözlü olarak feshedildiğini ispatlayamadığı, davalının davacının işe gelmeyerek iş sözleşmesini kendisinin sonlandırdığı beyanı ile sunulan ihtarnamelerin uyumlu olduğu, davacının devamsızlık yaptığının taraflar arasında uyuşmazlık dışı olduğu, davacı 06.05.2017 tarihli sözlü işveren feshi iddiasını ispatlayamadığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği, kart okuma sistemi kayıtları incelendiğinde; davacının giriş ve çıkış saatlerinin yer aldığı, buna göre haftada 45 saati aşan sürelerin FM1 sütununda gösterildiği, ibraz edilen kayıtlardan çalışma saatlerinin savunma gibi hafta içi 09.00-18.00, cumartesi 09.00-15.00 saatleri arasında olduğu, kayıtlarda yer alan fazla çalışmaların bordroda tahakkuk edilerek ödendiği anlaşıldığından fazla çalışma ücreti talebinin reddi gerektiği, işe giriş ve çıkış kayıtlarına göre; davacının çalışmasının bulunduğu ulusal bayram ve genel tatil günleri olduğunda o ay ücret bordrosunda tahakkuk yapılarak davacıya ödendiği görüldüğünden bu talebin de reddi gerektiği, yıllık ücretli izin alacağının ise hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalı tanığı hâlen işyerinde çalıştığından tarafsız ifade veremeyeceğini, davacı tanıklarının beyanı ile sabit olduğu üzere davacının dokuma bölümünde meydancı olduğu hâlde işverene ait boyahane bölümünde her hafta perşembe ve cuma günleri de dâhil sevkiyatta rıza dışı çalıştırıldığını ve bu çalışmasının geç saatlere kadar sürdüğünü, buna rağmen sözü edilen çalışmaların fazla çalışma ücretlerine yansıtılmamasının haklı fesih nedeni olduğunu, davacı her cumartesi 08.00-15.00 saatleri arasında çalıştığı hâlde karşılığı ücretlerin bordrolara yansıtılmadığını, hizmet dökümü incelendiğinde davacının hak ettiği ücretleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilen ücretlerinin tam olarak gösterilmediğini, davacı 2008 ve 2009 yılında tam çalışmış olmasına rağmen sigorta primlerinin eksiksiz yatırılmadığını, bu hususların iş sözleşmesinin işverence haksız feshini gösterdiğini, davacının psikolojik sorunları olduğundan işten çıkarıldıktan hemen sonra haklarını aramak yerine aradan üç sene geçtikten sonra hak aramaya başladığını, rahatsızlığının işverence bilindiğini, işyerinde yıllık izindeyken bile çalışmalarına hep devam ettiğini, davanın tam kabulü gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 06.05.2017 tarihinde iş sözleşmesinin işverence sözlü olarak feshedildiğine ilişkin somut bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacı tanıklarının feshe dair bilgileri olmadığı, dosya kapsamından davacının iş sözleşmesini işyerini terk edip devamsızlık yaparak kendisinin sonlandırdığı, zira davacının devamsızlık hâli kapsamında işverence düzenlenen 11.05.2017 tarihli noter ihtarnamesinin davacı asıla 12.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu ihtara rağmen işyerine gidip işe başlamadığı ve hatta 15.05.2017 tarihinde karşı ihtarname gönderdiği; çekilen ihtarnameler, tebliğ tarihleri, fesihle ilgili bilgi sahibi olan davalı tanık anlatımı ve dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davacı tarafından işe devam etmemek suretiyle feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağı, davacının dava dilekçesinde iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini iddia ettiği, bu nedenle istinaf aşamasında davacı tarafça haklı fesih nedenleri bulunduğu ileri sürülmüşse de iddia edilmeyen bir kabule göre sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı, giriş çıkış kart okuma kayıtlarına göre fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacı tanık beyanlarının hesaba elverişli olmadığı, tahakkuk edilerek ödenen miktardan daha fazla çalışma yapıldığını davacının ispat edemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ile karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.

İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 17, 25, 41, 44, 47 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.