
T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas: 2020/492
Karar:2020/3781
K.T.:05.03.2020
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı T.C. … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/03/1999 tarihinde çalışmaya başladığını, … Çocuk Hastanesinin inşasından sonra burada çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca her yıl başka bir taşeron firma ile çalıştığını, davacının ücretinin asgari ücret olduğunu, işyerinde yemek ve servis sosyal haklarından faydalandığını, müvekkilinin 03/04/2012 tarihinde SGK’ya başvurarak emekli olma talebini ilettiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı … Dan. Böl. Bil. Tem. Yem. Hiz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili, kendilerinin işyeri diğer davalıdan ihale ile iş alan firma olduğunu, davacının başından beri diğer davalının işçisi olarak çalıştığını, dolayısıyla kendilerine husumet tevdii edilemeyeceğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı T.C. … vekili, davacının kendilerinden ihale ile iş alan firmanın işçisi olduğunu, kendilerinin ihale makamı olarak bakanlığın bünyesindeki hastanelerin yardımcı işlerinin tamamının firmalara ihale yolu ile verdiklerini, burada çalıştırılacak personel konusunda kendilerinin insiyatif almadıklarını, ihaleyi kazanan firmalar itibariyle kendilerinin asıl işveren konumunda olmadıklarını, davacının hizmet akdini haklı nedenle fesih hakkının bulunmadığını ve alacakların zaman aşımına uğradığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, Mahkeme’nin ilk kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/3349 Esas sayılı ilamı ile ” Mahkemece davacının yıllık izinlerini kullandığını gösteren yıllık izin defterlerinin sunulmadığı gerekçesiyle davacının 222 günlük yıllık izin ücreti alacaklısı olduğu kabul edilmişse de dosya ekinde bulunan klasör içerisinde 10.8.2007, 24.7.2008, 28.12.20096.11.2009, 14.9.2009, 3.8.2009, 24.5.2010 19.7.2010 5.10.2010, 18.7.2011, 11.4.2011, 24.3.2012 tarihli yıllık izin talep dilekçeleri bulunmakta olup dosya içerisinde bulunan puantaj kayıtlarında da davacının bu dönemlerde yıllık izinli olarak gösterilmiş olduğu anlaşıldığından bu belgeler incelenmek suretiyle davacının da bu belgelere karşı beyanıda alınarak davacının kullandığı anlaşılan yıllık izin günleri hesaplamaya dahil edilmeyerek yıllık izin ücret alacağının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulduğu, bozmaya uyulduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı asil 25/10/2016 tarihli duruşmada alınan beyanında, taşeron işçisi olduğunu, bir takım belgeler imzalamış olabileceğini, ancak o belgelerin nevi hakkında bilgi sahibi olmadığını, kesinlikle yıllık izin kullanmadığını, sözleşmelerinin yıllık yapıldığından bir takım evrakların kendilerine imzalatıldığını, sehven yıllık izin talep dilekçesi imzalamış olabileceğini, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere yıllık iznini kullanmadığını beyan ettiği, dava dilekçesi içeriği, davacı vekili ve davalı vekilinin beyanları, davacı asilin Mahkeme huzurundaki beyanı, celp ve ibraz olunan belgeler, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; yıllık izinlerin kullandırıldığının ispat yükü işverene ait olup işveren, yıllık izin kullandırıldığının imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamak zorunda olduğu, dosya kapsamında işveren tarafından yıllık izin defterlerinin sunulmadığı, her ne kadar dosyada puantaj kayıtlarında davacının bu dönemde yıllık izinli olarak gösterildiği görünmekte ise de, davacının imzasını taşıyan yasada belirlenen herhangi bir belge sunulmadığı, yine Yargıtay bozma ilamında belirtilen tarihlerde davacının yıllık izin talep dilekçeleri bulunsa da, davacının yıllık izin talep dilekçelerinin varlığının yıllık izin kullandığı anlamını taşımayacağı, yine davacı asilin duruşmada alınan beyanında taşeron işçisi olduğunu, bir takım belgeler imzalamış olabileceğini, ancak o belgelerin nevi hakkında bilgi sahibi olmadığını, kesinlikle yıllık izin kullanmadığını, sözleşmelerinin yıllık yapıldığından bir takım evrakların kendilerine imzalatıldığını, sehven yıllık izin talep dilekçesi imzalamış olabileceğini beyan ettiği, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacının yıllık iznini kullanmadığı yönünde mahkememizce kanaat oluştuğu, davacının yıllık izin kullanmadığını ispat etmek zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla Yargıtay bozma ilamından önce kurulan hükümdeki usulü müktesep haklar korunarak hüküm kurulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı T.C. …’ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme’nin ilk kararı Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/3349 Esas sayılı ilamı ile “Somut olayda mahkemece davacının yıllık izinlerini kullandığını gösteren yıllık izin defterlerinin sunulmadığı gerekçesiyle davacının 222 günlük yıllık izin ücreti alacaklısı olduğu kabul edilmişse de dosya ekinde bulunan klasör içerisinde 10.8.2007, 24.7.2008, 28.12.20096.11.2009, 14.9.2009, 3.8.2009, 24.5.2010 19.7.2010 5.10.2010, 18.7.2011, 11.4.2011, 24.3.2012 tarihli yıllık izin talep dilekçeleri bulunmakta olup dosya içerisinde bulunan puantaj kayıtlarında da davacının bu dönemlerde yıllık izinli olarak gösterilmiş olduğu anlaşıldığından bu belgeler incelenmek suretiyle davacının da bu belgelere karşı beyanıda alınarak davacının kullandığı anlaşılan yıllık izin günleri hesaplamaya dahil edilmeyerek yıllık izin ücret alacağının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına Mahkeme tarafından uyulmuştur.
Davacı asıl bozma sonrasında duruşmadaki beyanında “Ben , taşeron işçisiyim. Bir takım belgeler imzalamış olabilirim ancak o belgelerin nevi hakkında bilgi sahibi değilim ben, kesinlikle yıllık izin kullanmadım. Sözleşmelerimiz yıllık yapıldığından bir takım evraklar bize imzalatılıyordu. Ben sehven yıllık izin talep dilekçesi imzalamış olabilirim , ancak tanık beyanlarındanda görüleceği üzere yıllık izin kesinlikle kullanmadım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bozma sonrasında eldeki Mahkeme kararında “dosya kapsamında işveren tarafından yıllık izin defterlerinin sunulmadığı, her ne kadar dosyada puantaj kayıtlarında davacının bu dönemde yıllık izinli olarak gösterildiği görünmekte ise de, davacının imzasını taşıyan yasada belirlenen herhangi bir belge sunulmadığı, yine Yargıtay bozma ilamında belirtilen tarihlerde davacının yıllık izin talep dilekçeleri bulunsa da, davacının yıllık izin talep dilekçelerinin varlığının yıllık izin kullandığı anlamını taşımayacağı, yine davacı asilin duruşmada alınan beyanında taşeron işçisi olduğunu, bir takım belgeler imzalamış olabileceğini, ancak o belgelerin nevi hakkında bilgi sahibi olmadığını, kesinlikle yıllık izin kullanmadığını, sözleşmelerinin yıllık yapıldığından bir takım evrakların kendilerine imzalatıldığını, sehven yıllık izin talep dilekçesi imzalamış olabileceğini beyan ettiği, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacının yıllık iznini kullanmadığı yönünde mahkememizce kanaat oluştuğu” gerekçesi ile yıllık izin ücreti olarak bozma öncesinde hükmedilen brüt 6560 TL’na hükmedilmiştir.
Dosya kapsamındaki izin belgelerinin bir kısmı günlük ya da saatlik ücretli mazeret izni niteliğindedir.
Mahkeme tarafından öncelikle mazeret izni niteliğinde olan izin belgeleri, bozma ilamında belirtilmiş dahi olsa tespit edilerek bu belgeler gözetilmeksizin karar verilmelidir. Zira ücretli mazeret izinleri yıllık ücretli izin değildir.
İzin belgeleri arasında yıllık ücretli izin için olduğu anlaşılanlar bakımından ise;
Davacı asıla bu belgelerin tek tek gösterilmesi gerekir.
Davacı asıl bu nedenle duruşmaya tekrar bizzat celbedilmeli ve Mahkeme tarafından yıllık ücretli izin belgesi olduğu tespit edilen belgeler davacı asıla tek tek gösterilmeli, gösterilen belger duruşma zaptında tek tek belirtilerek davacı asıldan bu belgeler hakkında diyeceği sorulmalıdır.
Davacı asılın herhangi bir yıllık ücretli izin belgesindeki imzayı inkar etmesi halinde imza incelemesi yaptırılmalıdır.
Davacı tarafından imzası ve kullandığı kabul edilen yıllık ücretli izin belgeleri olması halinde bu yıllık izin belgelerindeki günler, bu günlere isabet eden hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günleri tenzil edilmek sureti ile kalan bakiye yıllık izin gün sayısı, hükme esas toplam yıllık ücretli izin gün sayısından düşülmelidir.
Yıllık ücretli izin belgelerinden imzasının davacı asıla ait olduğu davacı asılın beyanı ya da imza incelemesi ile anlaşılmasına rağmen davacı asılın yıllık izin kullandığını inkar ettiği yıllık ücretli izin belgesinin olması halinde; bu yıllık ücretli izin belgelerinin kapsadığı tarih aralıklarının, davalının puantaj ve sair belgeleri ile çelişki içinde olup olmadığı kontrol edilmelidir. Örneğin, davacı asılın, kullandığını kabul etmediği bir yıllık ücretli izin belgesindeki izin tarih aralığında, davalının puantajında ve benzeri çalışma çizelgesinde çalıştığı görünmekte ise bu yıllık izin belgesine itibar edilmemelidir.
Yıllık ücretli izin belgelerinden imzasının davacı asıla ait olduğu davacı asılın beyanı ya da imza incelemesi ile anlaşılmasına rağmen davacı asılın yıllık izin kullandığını inkar ettiği yıllık ücretli izin belgesinin davalının puantaj, çalışma çizelgesi e benzeri bir belgesi ile çelişkili olmadığının anlaşılması halinde ise bu yıllık ücretli izin belgesindeki yıllık izin süresi, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerine denk gelen günler düşülmek sureti ile bakiye yıllık izin gün sayısı hükme esas yıllık izin günü sayısından düşülmelidir.
Açıklanan şekilde yıllık izin ücreti hakkında sonuca gidilmelidir. Ancak, bozma ile önceki hüküm ortadan kalktığı için, dava konusu edilen tüm talepler hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
Ayrıca, temyiz edenin sadece davalı olmasından doğan davalılar lehine usuli müktesep haklar ile bozma ilamlarının kapsamlarına göre tüm taraflar lehine oluşan usuli müktesep haklar da göz önüne alınmalıdır.
Davalı T.C. … 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harçtan muaftır. Davalı Bakanlık’a yargılama harcının, örneğin 21,15 TL başvurma harcının yükletilip yükletilmediği anlaşılamamaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 332/3 maddesi “Hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılır.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca yargılama harç ve giderlerinin gerekçeli kararın altında dökümü yapılarak denetime açık bir şekilde hüküm kurulmalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 05/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.