
T.C.YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
Esas:2024/15021
Karar:2025/2027
K.T.: 25.02.2025
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.02.2025 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat …ile davacı vekili Avukat … geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait … şantiyesinde 05.11.2019 ile 01.08.2021 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, müvekkilin ücretinin net 2.750,00 USD olduğunu, bir miktar avansın elden kalanın ise bankadan ödendiğini, davacının ayda 2 hafta tatili kullanmak suretiyle ulusal bayram ve genel tatil günleri dâhil günde 16 saat çalışma yaptığını, fesih sırasında Türkiye’ye dönüş izni verilemeyeceği, alacakların ödenmeyeceği ve pasaportun iade edilmeyeceği gibi tehdit ve baskı ile birtakım belge imzalatıldığını, pandemi döneminden itibaren ücretlerin eksik ödediğini ve son 4 ay başta olmak üzere bazı ay ücretlerinin ödenmediğini, davacıya yabancı dilde birtakım evrak imzalatıldığını ve bunun sonucunda aylık ücretlerin eksik ödenmeye başlandığını, ücretten indirim yapılmasının çalışma koşullarında esaslı değişiklik olduğunu ve davacının buna yazılı muvafakat vermediğini, iş sözleşmesinin yabancı para (USD) üzerinden yapıldığını, bu nedenle alacakların USD cinsinden hesaplanarak ödenmesi gerektiğini belirterek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının ücretlerinin tümünün banka kanalıyla ödendiğini, davacının bu banka ödemelerini ihtirazı kayıt koymaksızın aldığını, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması ile ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığını, fazla çalışma yapması, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması hâlinde bunun karşılığının imzalı bordrolarda tahakkuk ettirilerek banka kanalıyla ödendiğini, davacının ücret miktarının ihtirazı kayıtsız imzalı bordrolarda tahakkuk ettirilen miktar kadar olduğunu, aksi kanaat olması hâlinde ücretin araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının hizmet süresinin 05.11.2019-01.08.2021 tarihleri arasında olduğu, Ankara 12. İş Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/998 Esas, 2022/177 Karar sayılı işe iade davasında davacının ücretin 2.750,00 USD olarak kabul edildiği, işe iade kararının davalı işverence istinaf edilmesi üzerine istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve işe iade davasının kesinleştiği, kesinleşen Mahkeme kararı doğrultusunda davacının ücretinin 2.750,00 USD olarak kabulü gerektiği, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde uyuşmazlık hâlinde uygulanacak hukuk seçiminin yapılmış olması ve davacının işini fiilen yaptığı yerin … ülkesi olması nedeni ile seçenekli hesaplamalardan … iş mevzuatına göre hazırlanan 13.03.2023 ve 15.05.2023 tarihli ek raporlardaki hesaplamaların hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin güncel kararları doğrultusunda davalı vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanmasına dair bir itiraz bulunmadığı gibi ön inceleme duruşmasında da taraflarca hukuk seçimi konusunda bir anlaşmaya varılmadığı, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davacının ücretini USD üzerinden aldığını tanık beyanları ile ispatlama yoluna gittiği, davacı tanıklarının, ücretlerini USD cinsinden aldıklarını ifade ettikleri; öte yandan dosyaya kazandırılan bilgi ve belgelerden davacının ücretini … riyali (…) cinsinden aldığının anlaşıldığı, taraflar arasında akdedilen “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi”nde de ücretin … cinsinden belirlendiğinin görüldüğü, bu durumda davacının seçimlik hakkının Türk lirası ve … arasında kullanılabilecek bir hak olduğu, dava dilekçesinde alacakların USD olarak talep edilmesinin davacının seçimlik hakkını USD üzerinden kullanabileceği anlamına gelmeyeceği, buna karşın davacının Ankara 12. İş Mahkemesinin 2021/998 Esas, 2022/177 Karar sayılı işe iade davasında ücretinin 2.750,00 USD olarak kabul edildiği, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddedilerek kararın kesinleştiği, dolayısıyla davacının ücretinin bu miktar üzerinden alınması gerektiği, borcu sona erdiren belgeler dışında sonradan sunulan muvafakat, yazılı onay vs. belgeler davacının açık rızası yoksa savunmasının genişletilmesi yasağına tâbi olup bunların dikkate alınmasının mümkün olmadığı, davacının 2020 Kasım ayından 2021 Temmuz ayına kadar ücretlerin eksik ödendiği belirttiği, sonradan sunulan belgeye itibar edilmeyerek davacının eksik ödenen ücret alacağının tespit edilerek hüküm altına alınması gerektiği, davalı işverence davacının çalışma gün ve saatlerini tespite elverişli, davacının imzasının bulunduğu puantaj kaydı veya benzeri bir çizelge sunulmadığı, dosyaya ibraz edilen imzalı ve imzasız ücret bordrolarında ek tahakkukların bulunduğu, ücret bordroları net tutarlarının banka vasıtası ile ödendiğinin tespit edildiği, bu nedenle davacı iddiasının tanık beyanları dikkate alınarak değerlendirilmesi, imzalı bordrolardaki ek tahakkukların hesaplamadan dışlanması, diğerlerinin tenzil edilmesi gerektiği, hükme esas alınan 09.01.2023 ve 15.05.2023 tarihli bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamaların usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
Uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanmasının davalı Şirket lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiğini,
Davacının ücretinin hatalı tespit edildiğini, ücretinin 7.237,00 … olarak kararlaştırıldığını, ücretin davacının verdiği onayla düşürüldüğünü, bu belgenin dikkate alınması gerektiğini,
İşe iade davasının bu davada kesin hüküm etkisi yaratmasının mümkün olmadığını,
Davacı tanıklarının davacının ücretine ve çalışma düzenine ilişkin bilgilerinin bulunmadığını,
Davacı tanıklarının davacı ile menfaat birliği içinde olduğunu, beyanlarının hükme esas alınamayacağını,
Hafta tatili alacağının hesaplanmasının hatalı olduğunu,
Davacının ücret alacağının bulunmadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacının ücretin miktarı ile para birimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ispatı ve hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatili alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenmesi durumunda davalıya karşı davası olan tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başkaca delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanına göre davacının 2 saat ara dinlenme ile ayda iki hafta haftanın yedi günü olmak üzere 06.00-21.00 saatleri arasında çalıştığı ve haftanın yedi günü çalıştığında haftalık 38 saat, haftanın altı günü çalıştığında haftalık 33 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı tanıklarından bir kısmı bu çalışma süresini doğrularken davacı tanığı …. “Davacı ile birlikte çalıştığımız …’da davacı haftanın 7 günü çalışırdı. Ancak ayda 1 kez hafta tatili yapardı. Davacı haftanın 7 günü boyunca, 06:30 – 18:30 saatleri arasında çalışırdı. Ayrıca işlerin yoğun olması ve bir an önce tamamlanması için haftada 4 veya 5 kez davacı 18:30 dan sonra yaklaşık 2 – 3 saat daha çalışmaya devam ederdi.” şeklinde beyanda bulunmuş, davacı tanığı …. de “Davacı ile çalışma saatlerimiz aynıydı. 06:00 – 16:00 mesai saatlerimizdi, sık sık 21:00 – 22:00 a kadar fazla mesai yapılırdı. Ne sıklıkla mesai yaptığımızı tam hatırlamıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları ve özellikle davacı tanığı …’nin beyanı birlikte değerlendirildiğinde; davacının haftanın 7 günü çalıştığında haftanın 3 günü 06.30-18.30, diğer 4 günü 06.30-20.30 saatleri arasında çalıştığı, haftanın 6 günü çalıştığında haftanın 3 günü 06.30-18.30 diğer 3 günü 06.30-20.30 saatleri arasında çalıştığının kabulünün dosya kapsamına daha uygun düşeceği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf davacının çalıştığı ülkenin aşırı sıcak olması nedeniyle tüm gün çalışmaya imkân vermediğini, öğle saatlerinde açık havada beden gücüne dayalı çalışmanın sürdürülmesinin fiziken mümkün olmadığını savunmuştur. Davacı tanıkları 1 saat yemek molası olduğunu beyan etmiştir. Davacının çalıştığı şantiyenin …’da olduğu sabittir. Davalı tarafın savunması ve çalışılan ülkenin iklim koşulları göz önüne alındığında, davacı tanıklarının tekrar beyanı alınarak davalı tarafın savunmasının sorulması ve ara dinlenme hususunun netleştirilmesi gereklidir. Hâl böyle olunca İlk Derece Mahkemesince davacı tanıklarının davalı tarafın savunmasına göre ara dinlenme hususunda beyanı alınmalı ve beyana göre yeniden bir değerlendirme yapılmalıdır.
Davacı taraf ücretinin 2.750,00 USD olduğunu beyan etmiş, davalı taraf ise davacının … üzerinden ücret aldığını savunmuştur. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile iş sözleşmesine göre davacının ücretinin … üzerinden olduğu belirtilmiş ise de devamında işe iade davasında davacının ücretinin 2.750,00 USD olarak kabul edildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesi ile ücreti 2.750,00 USD kabul edilmiştir. Ne var ki işe iade davasında belirlenen ücretin davacının son ücreti olduğu, ancak işbu davada talep edilen alacakların dönemsel alacaklar olduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davacının iş sözleşmesi ve banka hesap ekstreleri dikkate alındığında davacının ücretinin 7.237,00 … olduğu anlaşılmakla; dava konusu alacakların bu ücret üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması gerekli iken yazılı şekilde karar verilmesi de hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Davalı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.