T.C.YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ
Esas: 2022/7038
Karar:2024/1950
K.T.:25.04.2024
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlığın 08.03.2018 tarihli ve 30354 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanun’un 87. maddesi ile değişik 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesi uyarınca giderilmesi istemine ilişkin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 23.03.2022 tarihli ve 2022/2 Esas, 2022/2 Karar sayılı kararına istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.09.2022 tarihli ve UG – 2022/58322 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I) BAŞVURU
A) Hükümlü İbrahim Ballı müdafii Yargıtaya gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine sunduğu 05.01.2022 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Divriği Sosyal Güvenlik Merkezinde şube müdürü olarak çalıştığı 27.08.2014 tarihinde, çalıştığı kuruma ait bilgisayardan, Kimlik Paylaşımı Sistemi’ne giriş yaparak, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak görev yapmakta olan …le onun kızı olan…’nin nüfus kayıt örneklerine erişip, ekrandan bakmasından ibaret eyleminden dolayı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyetine karar verilmesine ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 19.02.2021 tarihli ve 2019/2716 Esas, 2021/456 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesine rağmen 10.09.2021 tarihinde yayımlanan “Erdoğan ve Davutoğlu’nun davacı olduğu SGK memurları hakkında mahkemeden flaş karar” başlıklı habere göre aynı eylemden dolayı yargılanan 20 sanık hakkında aynı suçtan İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesince beraat kararı verilmiş olmasının kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini ve müvekkilinin beraatine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından, 19.01.2022 tarihli yazı ile hükümlü İbrahim Ballı müdafiinin 05.01.2022 tarihli dilekçesinde sözü geçen Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ilgili dosyası ve ekleri, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kuruluna gönderilmiştir.
II) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
A) Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun, 23.03.2022 tarihli ve 2022/2 Esas, 2022/2 Karar sayılı kararında özetle; hükümlü İbrahim Ballı müdafiinin 05.01.2022 tarihli dilekçesinde sözü geçen İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli ve 2020/431 Esas, 2021/448 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinde olup, henüz kesinleşmediği; ancak, söz konusu kararın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 12.04.2019 tarihli ve 2018/3893 Esas, 2019/1202 Karar sayılı kesin nitelikteki kararı dikkate alınarak verildiği, bu nedenle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararları arasında uyuşmazlık olduğundan söz edilebileceği, bununla birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi tarafından sanığın merak saiki ile mevzuat ve hizmetin gerektirdiği bir iş nedeni ile olmaksızın ve bunları yaymak gibi bir düşünceye de sahip olmadan katılana ait bilgilere bakmaktan ibaret olan eyleminde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı gerekçesine dayanıldığı, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından ise sanığın merak saiki dışında kişisel verilere erişmesi nedeniyle sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmediği, bu hâli ile kararlar arasında herhangi bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı belirtilerek, uyuşmazlığın görünürde olduğu kanaatine varılmıştır.
B) Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararları arasındaki uyuşmazlığın görünürde olduğu sonucuna varılmakla beraber hükümlünün mahkûmiyet kararının sonucuna bağlı olarak memuriyet görevinden uzaklaştırıldığı da nazara alınarak, herhangi bir hak kaybının oluşmaması açısından uyuşmazlığın giderilmesi istemiyle dosyanın Yargıtaya gönderilmesine karar verilmiştir.
III) YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ GÖRÜŞÜ VE İSTEMİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 21.09.2022 tarihli ve UG – 2022/58322 sayılı Tebliğname ile özet olarak; Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 19.02.2021 tarihli ve 2019/2716 Esas, 2021/456 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 12.04.2019 tarihli ve 2018/3893 Esas, 2019/1202 Karar sayılı kararına konu olaylarda, sanıkların farklı saiklerle kendilerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından temin edilen kod ve şifreyi kullanmak suretiyle yetkileri dâhilinde ancak mevzuat ya da hizmetin gerektirdiği bir nedene dayanmadan katılana ait kimlik bilgilerini Kimlik Paylaşım Sistemi’nden sorgulayarak onun kişisel verilerine ulaştıkları, bu verilerin başka bir dijital ortama kaydediliğinin veya fiziksel olarak basıldığının ya da başkası ile paylaşıldığının tespit edilemediği; ancak, sanıkların, yasal ya da hizmet yönünden gerekmediği hâlde bu verilere erişerek bakmak suretiyle bu verileri hukuka aykırı olarak elde ettiklerinin kabulü gerektiği, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun oluşması için kişisel verilerin ayrıca başkaca bir dijital ya da fiziksel ortama aktarılmasının gerekmediği, bu nedenle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 19.02.2021 tarihli ve 2019/2716 Esas, 2021/456 Karar sayılı kararının usûl ve kanuna uygun olduğu görüşüyle sözü geçen karar yönünde uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.
IV) GEREKÇE
A) Uyuşmazlık
Uyuşmazlık; kamu kurumlarında görev yapan ve görev yaptıkları kuruma ait bilişim sistemindeki kişisel verilere hizmet gereği erişme yetkisi verilen kişilerin; görevlerinin kapsamına ve niteliğine göre hizmetin yerine getirilmesi ile hiçbir ilgisi bulunmadığı hâlde, merak, beğeni vb. saikler ya da farklı amaçlarla, sistemde yer alan kişisel verileri sorgulamak ve bu verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olmaktan ibaret eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.
B) Değerlendirme
Kamu kurumlarında görev yapan ve görev yaptıkları kuruma ait bilişim sistemindeki kişisel verilere hizmet gereği erişme yetkisi verilen kişilerin; görevlerinin kapsamına ve niteliğine göre hizmetin yerine getirilmesi ile hiçbir ilgisi bulunmadığı hâlde, merak, beğeni vb. saikler ya da farklı amaçlarla, sistemde yer alan kişisel verileri sorgulamak ve bu verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olmaktan ibaret eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin uyuşmazlıkla sınırlı olarak yapılan değerlendirmede;
TCK’nın 136. maddesi bünyesinde üç farklı suç tipini düzenlemiştir. Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi biçimindeki her bir hareket ile suç işlenmiş olacaktır. Uyuşmazlığın konusunu teşkil eden husus ise “ele geçirme” fiilinin somut olayda nasıl değerlendirilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.06.2023 tarihli ve 2021/12-384 Esas, 2023/367 Karar sayılı kararındaki gerekçede de belirtildiği gibi ele geçirme başkasının hakimiyeti altında bulunan kişisel veriyi hukuka aykırı yollarla kendi hakimiyeti altına almakla gerçekleşir. Olayımızda ise sanık, kurumu tarafından kendisine verilen aparat ve şifre ile kendi hakimiyeti altında bulunan kişisel verilere ulaşmış ve bakmıştır. Sanığın kendi hakimiyeti altındaki bir veriye bakmaktan ibaret olan eyleminin ele geçirmek olarak kabul edilemeyeceği bu halin ilgili kurumun iç mevzuatı kapsamında disiplin soruşturmasına konu edilmesinin mümkün olduğu ancak TCK anlamında suç teşkil etmeyen eylem niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; uyuşmazlık özelinde ve sonucu itibarıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin kararının usûl ve kanuna uygun olduğu değerlendirilmiş; Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 19.02.2021 tarihli ve 2019/2716 Esas, 2021/456 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 12.04.2019 tarihli ve 2018/3893 Esas, 2019/1202 Karar sayılı kararı arasındaki uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
V) KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle 08.03.2018 tarihli ve 30354 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanun’un 87. maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle UYUŞMAZLIĞIN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. CEZA DAİRESİNİN GÖRÜŞÜ DOĞRULTUSUNDA GİDERİLMESİNE,
Dava dosyasının, talepte bulunan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE
04.2024 tarihinde kesin olarak karar verildi.