
T.C.YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
Esas: 2023/4253
Karar:2024/2729
K.T.:02.10.2024
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/2427 E., 2023/689 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen kira bedelinin tespiti ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl davada; müvekkili tarafından dava konusu taşınmazın davalıya 5 yıllığına kiraya verildiğini, sözleşme ile kiracıya kira müddetinin sona ermesinden 1 ay evvel yazılı olarak haber verilmesi kaydıyla kira sözleşmesinin 5 yıl daha uzatılacağına ilişkin opsiyon hakkı tanındığını, kiracının ihtarname çekerek opsiyon hakkını kullandığını, kira bedelinin ikinci 5 yıllık dönem için ne kadar artacağı konusunda kira kontratında bir hüküm bulunmadığını, tarafların kira bedeli konusunda anlaşamadıklarını, bu nedenle Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesince 2011/1108 E., 2012/552 K. sayılı ilamı ile 01.08.2011-31.07.2012 dönemine ilişkin kira bedelinin 82.707,00 TL olduğuna hükmedildiğini, davalı tarafa 2012-2013 dönemi kira bedelinin 90.000,00 TL olarak ödenmesi için Mersin 6. Noterliğinin 13.06.2012 tarihli ve 012230 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, buna rağmen davalının kira bedeli olarak 35.900,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek; 2012-2013 dönemine ait kira bedelinin, 54.100,00 TL artırılmasına ve ödeme tarihi olan 31.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; aynı taşınmaz ile ilgili olarak 01.08.2013-31.07.2014 dönemine ilişkin kira bedelinin 79.570,87 TL olarak vade tarihi olan 31.07.2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; yıllık 20.000,00 USD kira bedeli ödediklerini, davacının talebinin fazla olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.10.2015 tarihli ve 2012/769 E., 2015/985 K. sayılı kararıyla; asıl davanın kısmen kabulüne, 01.08.2012 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin brüt 90.000,00 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 01.08.2013 tarihinden itibaren yıllık kira bedelinin brüt 93.141,00 TL olarak tespitine, kira alacağı farkına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 16.11.2017 tarihli ve 2017/2964 E. 2017/15979 K. sayılı ilamıyla; asıl davada verilen hüküm yargılama giderleri düzeltilmek suretiyle onanmış; birleşen davada verilen hüküm ise “…Somut olayda; birleşen davada davacının 01.08.2013-01.08.2014 dönemi eksik ödenen 79.570,00 TL’nin tahsilini istemiştir. Mahkemece davacının talebi alacağın tahsili olduğu halde dava kira bedelinin tespiti davası olarak nitelendirilerek, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
Bozmaya uyan Mahkemece verilen 30.03.2021 tarihli ve 2018/1615 E., 2021/587 K. sayılı kararla; bozmaya uyularak yapılan değerlendirme sonucunda asıl dava yönünden karar kesinleşmiş olmakla yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava da ise; davalı kiracının 28.04.2014 tarihinde kiralananı tahliye ettiği, taraflar arasında imzalanan ibranamede makul süre kira tazminatı alacağının saklı tutulmadığı ve bu nedenle kiracının 01.08.2013-28.04.2014 tarihleri arasındaki kira bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle; birleşen davanın kısmen kabulüne, eksik ödenen net 16.796,60 TL kira bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 10.11.2021 tarihli ve 2021/6458 E., 2021/11219 K. sayılı ilamıyla; birleşen davaya yönelik davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, davalı kiracı her ne kadar kiralananı 28.04.2014 tarihinde tahliye etmiş ise de, tahliye tarihinden bir ay önce kiraya verene yazılı ihbarda bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, taraflar arasında geçerli kira sözleşmesi ile erken tahliyeye ilişkin makul süre kira tazminatının bir aylık kira bedeli ile sınırlı olacağı kararlaştırılmış olmakla; makul süre kira tazminatına ilişkin herhangi bir feragat beyanı içermeyen, kiraya verenin kira alacaklarına ilişkin davadaki haklarının saklı tutulduğu ibraname gerekçe gösterilerek makul süre kira tazminatı alacağının Mahkemece değerlendirilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak yapılan değerlendirme sonucunda 01.08.2013 tarihinden tahliye tarihi olan 28.04.2014 tarihleri arasındaki kira alacağına ilişkin olarak dosya kapsamında kesinleşen kira tespit davası ile kira bedelinin sabit olduğu, Yargıtay bozma ilamında eksik bir aylık kira tazminatının belirlenmesi üzerine resen yapılan hesaplama ile 01.08.2005 tarihli kira sözleşmesinin 7/b maddesi uyarınca 1 aylık kira tazminatı olan 1.117,70 TL’nin, 01.08.2013 tarihinden tahliye tarihi olan 28.04.2014 tarihleri arasında işleyen 9 aylık kira bedelinden eksik ödenen net 16.796,60 TL kira bedeli ile 01.08.2013 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkilinin sözleşme ile tanınan hakkını kullanması sebebiyle artık kira sözleşmesinin süresinin on yıl olarak kabul edilmesi gerektiğini, opsiyon hakkının kullanılması ile sözleşmenin uzamış sayılacağını, müvekkilinin ancak son ödenen kira parası ile sorumlu tutulabileceğini, kira dönemi devam ederken davacının kira tespit davası açmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, açılan davanın kira bedeli tespiti davası olup alacak davası olduğunun hiçbir yerde belirtilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, birleşen davaya ilişkin eksik ödenen kira alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İlgili Hukuk
02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
Değerlendirme
Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, Mahkemenin 30.03.2021 tarihli kararı ile asıl davaya ilişkin verilen hükmün kesinleştiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle, hükmün sadece birleşen davaya yönelik temyiz edildiği, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.