
T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
Esas: 2022/9261
Karar:2023/117
K.T.: 11.01.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı eş arasında açılmış önceki boşanma davasının reddine karar verildiğini, reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelemediklerini, karşılıklı hakaret mesajlarının reddedilen davadan sonra olduğu halde o davada davalı kadın lehine değerlendirildiğini, tarafların yedi yıldır ayrı olduklarını, boşanmada davalının kusurlu olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince eylemli ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilmesini ve müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının evlilik birliğinde kusurlu olduğunu, davacının sadakatsiz davranışlarının olduğunu, müvekkilini darp ettiğini, müvekkiline hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkili ile ilgilenmediğini, müvekkiline kötü muamelelerde bulunduğunu, ilk dava tarihinden sonra da bu davranışlarının devam ettiğini savunarak ve iddia ederek öncelikle erkeğin tam kusurlu olması sebebiyle davanın reddine, aksine karar verilmesi halinde müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkek tarafından daha önce … Aile Mahkemesinin 2009/28 Esas, 2011/646 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının “…davacının başka biriyle mesajlaştığı, ilişkisinin olduğu ve davalıya küfür ettiği, … Kusurun davacıya ait olduğu…” gerekçesiyle reddedildiği, boşanmaya ilişkin ret kararının 10.09.2012 tarihinde kesinleştiği, taraf tanıklarının alınan beyanlarından anlaşıldığı üzere reddedilen boşanma davasından bu yana tarafların ortak hayatı yeniden kuramadıkları, daha önce açılıp reddedilen davada evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığının ve erkeğin kusurlu olduğunun tespit edildiği belirtilerek davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına, davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu kadının kusurunun bulunmadığı, kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davalı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmolunması için gerekli şartların oluşmadığı kadının hizmetli, erkeğin ise işçi olarak çalıştığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle kadının tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, yapılan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı kadın üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davalı kadının kusurlu olduğunu, tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, dayanak davada kadın eşin süresinde sunmadığı delillerin dikkate alındığını belirterek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve kendisinin reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı kadın vekili; davanın reddi gerektiğini, aksi halde tüm taleplerinin kabulü gerektiğini, tazminat miktarlarının az olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hakkında tesis edilen kararın hatalı olduğunu, dosyaya bildirmiş oldukları tüm tanıkları dinlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek; eksik inceleme, davanın kabulü, tazminat miktarları, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmediği, kadın yararına hükmolunan tazminatların ise tarafların ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları ile hakkaniyet ilkesi gereğince az olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, davacı erkeğin tazminat taleplerine yönelik istinaf talebinin, davalı kadının ise tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu kısımları kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tam kusurlu erkeğin koşulları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının ve kendi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesince hükmolunan tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; eylemli ayrılık sebebiyle açılan boşanma davasının kabulü için gerekli şartların bulunup bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkemece eksik inceleme yapılıp yapılmadığı davalı kadının tanıklarının dinlenmemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 169 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 240 ıncı, 241 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
İlk Derece Mahkemesince tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı erkek tarafından daha önce … Aile Mahkemesinin 2009/28 Esas, 2011/646 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının reddine dairkarar kesinleşmiş olup hükmün ret gerekçesinde “davacı erkeğin başka biriyle mesajlaştığı, ilişkisinin olduğu ve davalıya küfür ettiği” belirtilmiştir. Eldeki eylemli ayrılık sebebine dayalı olarak açılmış boşanma davasında, yukarıda belirtilen dayanak davada erkeğe yüklenen bu kusurlu davranışlar hükme esas alınarak davacı erkek tam kusurlu bulunmak suretiyle kusur belirlemesi yapılmıştır. Davalı kadın vekili süresinde verdiği cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde; erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen bu kusurlu davranışlar yanında erkeğin müvekkilini darp ettiğini, müvekkiline tehditlerde bulunduğunu,fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkili ile ilgilenmediğini, müvekkiline kötü muamelelerde bulunduğunu ileri sürmüş, ilk dava tarihinden sonra da bu davranışlarının devam ettiğini beyan etmiştir. Davalı kadın vekili tanık deliline dayanmış ve süresinde verdiği delil listesinde de tanıklarının listesini sunmuştur. 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde davanın taraflarının hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtilmiştir. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenilmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 241 inci maddesi gereğince kadının dinlenilmeyen tanığının beyanının alınmasına yer olmadığına karar verilmiş; istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesi; kadının bu yöne ilişkin istinaf talebini reddetmiştir. Davalı kadın yargılama sırasında dinlenilmeyen tanığı …’ın dinlenilmesinden vazgeçmemiştir. Davalı kadının cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde erkeğe kusur olarak yüklenen eylemler dışında bir kısım vakıalara dayandığı, bu dayandığı vakıaların eldeki davaya dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan davanın açıldığı tarihten sonra da devam ettiğini iddia ettiği nazara alındığında somut olayda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. maddesi koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. O halde davalı kadının yukarıda belirtilen tanığının dayanak davanın açıldığı tarihten sonra gerçekleştiği iddia edilen vakıalar yönünden 6100 sayılı Kanun’un 243 üncü ve devamı maddeleri uyarınca dinlenilerek, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alının temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.