T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Esas: 2013/5176
Karar: 2014/4068
K.T.: 11.6.2014
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekilleri Avukat O.K. ve M.K.geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve %40 oranından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-İcra takip talebinde 82.600,00 TL asıl alacak ile 41.526,30 TL işlemiş faizden oluşan toplam 124.126,30 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanacak %25 temerrüt faiziyle tahsili istenmiş, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edilmiştir. Dava dilekçesinde harca esas değer 82.600,00 TL olarak gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Harç yatırılan miktar takip talebindeki asıl alacağa karşılık geldiğinden ve sonradan harç ikmâli de yapılmadığından eldeki davanın takip talebindeki asıl alacakla sınırlı olarak açıldığının kabulü gerekir. Takip talebindeki faiz alacağı ile ilgili olarak harcı yatırılmak ya da sonradan tamamlanmak suretiyle usulen açılmış bir dava bulunmamaktadır. HMK’nın 26. maddesi uyarınca hakim tarafların talep sonucuyla bağlı olup ondan fazlasına karar veremeyeceğinden mahkemece talebin aşılarak işlemiş faiz alacağı yönünden de hüküm kurulması yasaya aykırı olmuştur.
Kaldı ki, takip talebindeki faiz alacağının 28.04.2006 fatura tarihiyle 01.05.2008 takip tarihi arası için hesaplandığı ve talep edildiği anlaşılmaktadır. Fatura tanzimi ve tebliği borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tanzim tarihinin faize başlangıç yapılması da mümkün bulunmamaktadır. Takip tarihinden önce borçlu ihtarla temerrüde düşürülmemişse borçlunun takip tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmeli, faiz alacağı yönünden usulen açılmış bir davanın varlığı kabul edilse bile, dosyada davalı borçlunun takip tarihinden önce yöntemine uygun olarak keşide edilmiş ihtarla temerrüde düşürüldüğüne dair bir delil bulunmadığından, aksine davacı vekili 07.07.2011 havale tarihli dilekçesinde takip tarihinden önce davalı şirkete keşide edilmiş bir ihtarlarının bulunmadığını beyan ettiğinden mahkemece bu kalem istemin reddi yerine kabulü de kabul şekli bakımından doğru olmamıştır.
3-Mahkemece hüküm altına alınan alacağın %40’ı oranında 49.650,52 TL icra inkâr tazminatına karar verilmiştir. İcra inkâr tazminatının asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden hesaplandığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesine göre hüküm altına alınacak icra inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir. İcra inkâr tazminatının hukuksal niteliği gözetildiğinde asıl alacağın fer’isi niteliğinde olan faiz alacağı icra inkâr tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Karar bu yönden de usul ve yasaya aykırı bulunduğundan bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentler uyarınca kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.